Fransa yasta. Fransızların en çok sevdiği şarkıcı yorumcu, efsane Johnny Hallyday geçtiğimiz günlerde hayata gözlerini yumdu. Bu yazı tüm Johnny Hallyday sevenlere..

Paris’in 16. bölgesinde bir metro istasyonu olan Porte de Saint Cloud 1993 yılının yaz dönemi beni evlerinde misafir eden ailenin apartmanlarına en yakın metro istasyonuydu. Misafir olduğum ev Commandant Guilbaud caddesi üzerindeydi ve bu cadde sizi doğrudan Paris’in ünlü futbol takımı Paris Saint-Germain’in stadyumu olan “Parc des Princes”e (Prenslerin Parkı) götürüyordu.

O haziran kaldığım evin etrafında inanılmaz bir hareketlilik vardı. Öğle saatleri itibariyle bizim caddeye akın akın insan geliyordu. Bunlar Fransa’nın dört bir yanından üç-dört gün üst üste Parc des Princes stadyumunda konser verecek olan ve tüm biletleri aylarca önce tükenmiş olan Johnny Hallyday için gelmiş olan fransızlardı.

Metro istasyonundan stadyuma kadar yol boyunca Johnny Holiday t-shirtleri, bileklikleri ve benzeri aksesuarları, bunun yanında Johnny Hallyday’in eski konserlerinin VHS video kasetlerini satan işportacıları görmek mümkündü. Tabi bunların arasında gerçek fiyatının 5-10 misline konser bileti satmaya çalışan karaborsacılarda sızmıştı.

İtiraf etmeliyim o güne kadar – bir kaç kere adını basında okumuş olsamda- Johnny Holiday adlı şarkıcı ile ilgilenmemiştim, hiç bir şarkısını da dinlemişliğim yoktu. Parc des Princes stadyumunda üç gece ard arda verdiği konserler sayesinde oturduğum yerde epey bir şarkısını dinleyebilmiştim!

Bir yandan da televizyonda canlı yayında Johnny Hallyday fan’leriyle konser öncesi stadyum önünde – bazen de benim evin önünde- röportajları izliyordum. Yanlış hatırlamıyorsam konserin bir bölümünü fransız devlet televizyonu canlı olarak veriyordu. Konser serisi başlamadan önce en çok tartışılan konu Johhny Hallyday’in stada nasıl giriş yapacağı ile ilgiliydi. Johnny stadın ortasına helikopter ile gelmekte ısrarlıydı ama söylenenlere göre güvenlik açısından pek mümkün değildi.

Johhny Hallyday’in stadyuma girişi helikopter ile olmamıştı. Johhny konserini vermek üzere sadece bir kaç koruma ile birlikte stadyuma “saha içinden” giriş yapmıştı ve kendisini izlemeye gelen binlerce hayranının arasında yürüyerek sahneye çıkmıştı. Helikopter ile saha ortasına inişten çok daha etkileyici bir girişti bu.

O dönem 50 yaşlarında olan Johnny Hallyday hakkında şunu anlamıştım. Johnny Fransa’nın en büyük sanatçısıydı. Fransa’nın medar’ı iftiharıydı. 7’den 77’ye, kadın erkek, üç kuşak insanı bir araya getiriyordu şarkılarıyla. Johnny Haliday bir nevi Fransız Elvis Presley’di.

Oysa,

Gilbert Becaud’lardan tutunda, Charles Aznavour, Georges Brassens’ler, Charles Trenet’ler, Léo Ferré’ler… Kimler yok ki fransız şarkıları geleneğinde. O hepsinden farklı idi. Johnny Hallyday geleneksel fransız şarkıları ile modern fransız rock müziği arasında bir köprü olmayı başarmıştı. Görüntüsü ve hatta ismi amerikalı rock yıldızlarını andırıyordu ancak sesi ve yorumculuğu gücünü chansons geleneğinden alıyordu.

Renaud, Jacques Dutronc, Francis Cabrel, Eddy Mitchell gibi fransız Rock müzik tarihine adlarını altın harflerle yazdırmış olan ve büyük bir hayran kitlesine sahip olan büyük müzisyenler ona olan hayranlıklarını asla gizlemiyorlardı.

Fransa’nın ilk “amerikanvari” starı oldu Johnny. Tarzı, şovları amerikalı rock yıldızlarını andırıyordu hep. Ama onun adını fransız müzik tarihine ve fransızların kalbine “efsane” olarak yazdıran bu değildi. Onu herkesten ayıran 2 önemli özellik vardı. Birincisi asla pes etmeyen yanı. Yıllar içinde çıkardığı bazı albümler hiç tutmadı, beğenilmedi. Hemen akabinde harika albümlerle geri dönmeyi başardı. Bazı turneleri fiyasko ile sonuçlandı. Sonrasında yok satan muhteşem turneleri oldu. Pes etmek, ümitsizliğe kapılmak nedir bilmiyordu Johnny. Bir diğer özelliği, Johnny isyankar, kimseye eyvallahı olmayan, hesapsız kitapsız yaşayan biriydi. İnsanların ne düşündüğünü umursamayan bir duruşu vardı. Belkide fransızlar en az şarkıları kadar bu yönüne hayrandı.

Amerika’da hiç kariyer yapmamış olsa da, amerikan yaşam tarzını, Harley-Davidson motorları, uzun yol yapmayı seviyordu. Kariyerinin başlarında bir albümü Nashville’de bir stüdyoda kaydetmişti. Her Amerika yolculuğundan tonlarca plakla dönüyordu. Müthiş bir plak koleksiyonu vardı. Rock’nRoll’un Fransa’da tutacağına inanmıştı. Tam bir motorcuydu, Harley-Davidson tutkunuydu. Bugün Fransa’da “biker”lar varsa, Harley-Davidson motorlar yaygınsa bu tamamen Johnny Hallyday’den etkilenmiş bir kuşak olduğundandır. 1969 yapımı Dennis Hopper’ın yönettiği kült film “Easy Rider”dan çıkma bir karakterdi Johnny.

Şarkılarını, yorumculuğunu çok beğenmekle beraber, 2000’li yılların başında İstanbul Film Festivalinde Johnny’nin başrolünü fransız sinemasının duayen oyuncularından Jean Rochefort ile paylaştığı “L’homme du train”(Trendeki adam) filmine denk gelmiştim. Filme bayılmakla beraber esas mesleği oyunculuk olmayan Johnny’nin ustalara taş çıkartan oyunculuğundan çok etkilenmiştim. Johnny Hallyday komple bir sanatçıydı ve harika bir oyuncuydu.

Fransız basını ile arası her zaman çok iyi değildi Johnny’nin. Bu konuda çok gayret göstediği de söylenemezdi. 1990’lı ve 2000’li yıllarda kendinden yaşça bir hayli küçük sevgilileri basında alay konusu oluyor, ve hatta Johnny’nin bir sonraki sevgilisini anaokulundan seçeceğine dair espriler okumak mümkündü fransız basınında. Johnny bunların hiçbirine aldırmıyordu ama en önemlisi fransız halkı Johnny’yi seviyordu, onu olduğu gibi kabullenip bağrına basmıştı.

Birbirinden ne kadar farklı olursa olsunlar, dünya ve politik görüşleri ne olursa olsun, tüm fransızları birleştiren bir sevgiydi Johnny Halliday sevgisi.

Kendisine güle güle diyoruz.

Au revoir Johnny

1993 Yılı Johnny Hollyday’in efsane “Parc des Princes” Konseri sahneye seyircilerin arasından geçerek çıkışı:

Johnny Hallyday türkçe söylüyor!!!

L’envie

Johnny Halliday hayranlarının mutlaka en çok sevdiği bir jojo şarkısı vardır, hayatının bir dönemini anlatan. Yazımıza konu olan konserden bir şarkı:

Asla unutulmıyacak şarkılarından biri olan “Je te promets”:

Johnny Hallyday ve “en güzel Noel’i”

Johnny Hallyday 1998 Yılı “Stade de France” Konseri:

Yıl 2000 Paris Eyfel Kulesi Konseri: