İnsan türünün evrimi devam ediyor mu? Doğal Seçilimin etkisine halen tabi miyiz? Yapılan yeni bir araştırmaya göre bu sorunun cevabı:EVET.
Yapay olarak kendi çevremizi ve kendi biyolojimizi kontrol etme kapasitesine sahipken, halen Doğal Seçilim mekanizmasının üzerimizde etkisi var mı?
Hepsi insanlığın kültürel gelişiminin ürünü olan, gerek gelişen teknoloji, gerekse tıbbi bilgilerin yüzyıllarca birikmesi, görünüşe bakılırsa insanı Doğa kanunlarının etkisinden uzaklaştırmış görünüyor.
İngiltere’de yapılan bir çalışma -bu konuda bugüne kadar yapılmış en geniş kapsamlı çalışma- İngiliz toplumunu mercek altına alıyor. Böylece bu büyük soruya cevap buluyor: Evet, Doğal Seçilimin biz insanlar üzerine halen bir etkisi varama bu etki diğer türlere oranla daha yavaş işliyor.
Doğa mı, Kültür mü?
Evrim sürecini anlamakla ilgili en önemli sorun, Evrim’in insan hayatına oranla çok daha uzun vadede etkisini göstermesi: Doğal seçilimin türler üzerinde etkilerini gösterebilmesi için en az yüzlerce nesil geçmesi gerekiyor. Bu sebeple bireylerin üzerindeki etkisini bir kaç nesilde mikroskopik olarak gözlemleyebilmek neredeyse imkansız görünüyor.
Ayrıca söz konusu insan olunca, teknolojik ve kültürel ilerlemeler doğal seçilimin karşısında duran bir güç oluşturuyorlar.
Herhangi bir türü ele alırsak , istatistik olarak, fiziksel olarak zayıf olan bireyler, besinlere daha zor ulaşıyorlar ve rekabet, avcı türler tarafından kolayca avlanma, erken yaşta ölüm gibi faktörlerden dolayı daha kolay yok oluyorlar ve daha az üreyip daha az döl verebiliyorlar.
Fiziksel Güç yerine Eğitim Düzeyi
İnsan toplumlarında fiziksel güç artık doğal seçilim tarafından avantaj sayılmıyor. Fiziksel gücün aksine eğitim düzeyi, sosyo-profesyonel statü, zenginlik.. sizin daha fazla üremeniz için, daha fazla döl verebilmeniz için avantaj sağlıyor. Oysa bunun aksine zengin toplumlarda doğum oranı sürekli azalıyor.
İnsan evriminin incelenmesinde bir başka zorluk: bir türün evrimi, eğer bireylerin fiziksel özelliklerinde (fenotip) görülebiliyorsa, bu o bireylerin genetik yapısında (genotip) değişiklikler olduğunu gösterir ve bu özellikler nesilden nesile geçecektir. Oysa ki, insanlarda, eğitim düzeyi, ait olduğumuz sosyal “kast”, profesyonel statümüz genetiğimiz üzerinde bir değişikliğe sebep olmuyor.
Araştırmacıların İddiası
Doğanın ve Kültürün birbirlerine zıt etkiler yaptığı bu bağlamda, araştırmacılar herşeye rağmen, bir kaç kuşaktır evrimleşme eğilimi gösteren fiziksel özellikleri tespit etmeye çalışmışlar. Bunun için UK Biobank veritabanını incelemeye karar vermişler. U.K. Biobank dünyanın en büyük kan ve idrar örneklerini bulunduran bir veritabanı. İngiliz yetkililer bu veritabanını hastalıkların altında yatan genetik ve çevresel faktörleri araştırmak için kurmuş.
İnsan Evrimi devam ediyor mu?
Araştırmacılar söz konusu çalışmada 45 yaş üzeri 200000 kadın ve 50 yaş üstü 150000 erkeği incelemişler. Hepsinin birden fazla çocukları varmış. Onların eş bulma ve üreme başarısı altında yatan belli başlı özellikler belirlenmiş. Doğal seçilime uyan 23 özelliği kadınlarda, erkelerde ise 21 özellik tespit etmişler. Örneğin kadınlarda erken yaşta doğurma özelliği, kapasitesi doğal seçilimde avantaj sağlayan bir faktör.
Erkeklerde vücut-kitle endeksinin yüksek olması bir avantaj olarak görünüyor. Oysa normal şartlarda vücut-kitle endeksinin yüksek olması üreme başarısını azaltan obeziteye işaret ederken, bu çalışmadan çıkan sonuç kadınların kas kitlesi yüksek olan kaslı erkekleri kendilerine üreme partneri olarak seçmeye eğilimli olduklarını göstermiş.
Doğal Seçilim etkisi azalıyor
Başka memeli türlerinde hayata kalabilmek için son derece önemli bir kriter olan doğumdaki kilonun (ne çok az, ne çok fazla) araştırmacılara göre artık üreme başarımızda herhangi bir etkisi kalmamış. Tıbbi gelişmeler doğum kilosunun bir dezavantaj olmaktan çıkarmış.
Bununla beraber, erkeğin boyunun normalden kısa ya da uzun olmasınında kadının kendine üreme partneri seçmesinde artık çok önemli bir etken olmadığı düşünülüyor.
Araştırmacıların vardığı sonuçlardan biri de insan türünün evriminin diğer türlere oranla son derece yavaş ve az etkili olduğu.