15 Haziran Cumartesi akşamı gerçekleşen müdahaleden sonra Gezi Parkı ve Taksim Meydanı derin bir sessizliğe bürünmüştü. Gezi Parkı gezilmesi mümkün olmamakla birlikte ?yeşillendirme? ve ?çiçeklendirme? süreçlerini yaşıyordu medyadan alınan haberlere göre.

 21 Haziran Cuma günü öğle saatlerinde ?son derece sıcak olan? Taksim Meydanı gerçekten en sakin günlerinden birini yaşıyordu. Aynı günün akşam saatlerinde meydanda her 2 metro çıkışında ve özelliklede AKM tarafında ?durma? eylemi yapan cılız bir kalabalık çok fazlada dikkat çekmiyordu. Aslında dikkat çeken biri vardı, üzerindeki ?psychedelic? tişörtü, şortu, saçı sakalı, her haliyle Hindistan, Goa’dan yeni gelmiş görüntüsünü veren bir batılı turist yüzü AKM’ye dönülk olarak yere oturmuş ayaklarını * birleştirmiş, artık eylem mi yoksa ?meditasyon mu yapıyordu onu anlayamadık doğrusu. Cuma akşamı Meydanda ?hareket? arayanlar biraz hayal krıklığına uğramıştı.

 

Ancak hangi akşam Taksim Meydanı’nda eylem, hangi akşam eylem + polis müdahalaesi olacağını kestirebilmek artık mümkün değildi, bunun için ancak ?fal baktırmak? gerekiyordu.

 

 

22 Haziran Cumartesi gününün akşamına gelirsek (bu akşam), Taksim Anıtı, İstiklal Caddesi’nin girişi, Sıraselviler Caddesi’nin girişi ve Hamburgercilerin önü, -tıpkı her cumaertesi olduğu gibi ? doluydu. Ama ? tıpkı her cumartesi olduğu gibi? değildi. Kitle ?cumartesi akşamı İstiklal’de takılınır?dan daha farklı bir motivasyonla toplanmıştı. Aslında hem eylem hem de güzel bir cumartesi akşamı hedeflerini birleştirmiş olanlarda vardı diye tahmin ediyoruz.

 

Genel olarak ?Taksim Meydanı? diye adlandırdığımız bölge anıtın olduğu yer ve çevresinden ibarettir. Ama Metronun olduğu ve Marmara Oteli, Gezi Parkı ve AKM arasında kalan bölgede ?Taksim Meydanı?nın bir parçasıdır. Bu akşam esas ?çoşkulu? kalabalık o bölgedeydi. Kesinlikle şiddet yoktu, sadece tezahürat vardı, zıplama eylemi vardı. Tabi bir de ?karanfil? eylemi.

Müdahalenin başladığı an

Polisin müdahale gerekçesi ?böyle kalabalık bir şekilde meydanda toplanamazsınız, dağılın?dan ibaretti, ancal bibber gazı stoklarında bir sıkıntı olmuş olsa gerek müdahalenin başında biber gazı kullanıldığına şahit olmadık. Toma’lar devreye girdi ve su sıkmaya başladı. Gezi Parkının başında toplanmış Çevik Kuvvet 3’e ayrılarak, biraz da ?Barselona FC? taktiği, 3 koldan kalabalığın dağılmasını amaçlıyordu. Kalabalık önce bir 10 adım geriliyor sonra eylemcilerden biri ?yerinizde kalın, hiç bir şey yapamazlar? diye bağırarak kaçanları yanına çağırıyordu. Ama eğri oturup doğru konuşmak lazım, Çevik Kuvvet, ikaz almış olsalar gerek, geçen haftaki kadar sert müdahale yapmamaya özen gösteriyordu gösterilen üzerine yürürken bile, içlerinden sadece bazıları, tayin işinin olmamasına, yada istettiği kızı vermemelerine mi bilinmez, var gücüyle cop sallıyordu. Onun copuna maruz kalan genç ?ne vuruyorsun ya, bende bu ülkenin çocuğuyum? diye bağırıyordu.

 

Bir taktik hatası vardı ama çevik kuvvetin, ?eylemcileri?, direnişçileri az önce bahsettiğimiz bölgeden Taksim Anıtına ve İstiklal’e doğru püskürtürken, kalabalığın yarısı metronun ana çıkış / giriş kapısının oraya kaçmıştı, ve çevik kuvvet bu kalabalığa sırtını dönmüş durumdaydı, o kalabalık pasif direnişçilerden oluştuğu için bir şey olmadı yoksa iki kalabalık direnişçi grubu arasında sıkışıp kalabilirlerdi. Allah korudu. Barselona taktiğinin gözden geçirilmesi gerekebilir. Eylemciler her an Fatih Terim taktiği uygulayabilir.

 

 

Tomaların püskürttüğü ilaçlı su olsun, çevik kuvvetin savurduğu cop olsun,bunlara maruz kalan insanlar son derece zor durumdaydı, meydanda çok ciddi ?sıkıntı? çeken bir başka insan grubu daha vardı onlarda ?kız arkadaşlarıyla? meydana gelenler. Olayların başlamasına rağmen hala sağa sola dolanmakta ısrar eden erkeklerin kız arkadaşları elin çekiştirip ?hadi gidelim buradan? diye mızmızlanmaya çoktan başlamıştı. Bu erkeklerin yüz ifadelerinden o anda ve sonrasında yaşayacakları gazabı görebiliyorduk. Yaşadıkları ve yaşayacakları ızdırap, tazrikli su ve coptan çok daha fazla acı verici olacaktı ama onlar için maalesef yapabilecek bir şey yoktu! Çevik kuvvete atılmış olan karafillerle belki arkadaşlarının gönüllerini alabilirlerdi.

 

 

Son olarak metronun ana girişinin hemen yanında İETT ofisinin üstüne çımış basın mensupları ve Brezilya bayrağı açmış bir kaç eylemci dikkat çekiyordu. Babalarına olanları anlatılarmı bilinmez, bazı ünlü köşe yazarlarının çocukarı da meydandaydı bu arada.

 

 

Gece yarısı itibariyle Taksim ve İstiklal Caddesinde ki kalabalık ?tıpkı her cumartesi olduğu gibi? iyi vakit geçirmek isteyen kalabalıktan çok farklı bir kalabalık. Görünüşe bakılırsa biber gazı stokları daha henüz bitmemiş. Aslında kalabalık dediğimize bakmayın, o kalabalık şu an ?dağılmış? durumda. Polis ara sokaklarda ?eylemcileri? göz altına almakla meşgul.

 

 

Anlaşılan son şarkı daha çalmadı.